Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökhan
Budak, ODTÜ ekseninde gündeme gelen konularla ilgili olarak bir basın
açıklaması yaptı.
Prof. Dr. Budak, Bayburt Üniversitesi olarak
son günlerde, demokrasiyi şiddet yoluyla kendi hükümranlık alanlarının
arttırılması olarak algılayan ideolojik grupların oluşturmaya çalıştığı suni
gündemi
dikkatle ve ibretle takip ettiklerini ifade ederek, “Farklı düşünmek
kadar ifade özgürlüğü de temel demokratik haklardandır. Ancak, ifade özgürlüğü
asla kırmak, dökmek, molotof atmak gibi şiddet barındıran insan hayatına zar
vermeyi hedef alan eylemleri kapsamamaktadır. Aksine bu tür eylemler, ifade
özgürlüğünü ortadan kaldıran belli bir grubun diğer gruplar üzerinde baskı
oluşturma çabasının bir yansımasıdır. Daha çok bağıranın kendini daha çok haklı
hissettiği, konuşturmamanın, söz kesmenin haneye fazladan bir puan yazmak
olarak algılandığı bu tartışma kültürüne demokrasilerde yer yoktur. Her
düşüncenin kendisini özgürce ifade edebildiği yerler olan üniversiteler terör
ve şiddetten medet umanların ihtiraslarına kurban edilmemelidir. Bizler
gençleri; en verimli çağlarında, kitle psikolojisinin etkisiyle kendileri gibi
düşünmeyenlerin ifade özgürlüğünü engellemeye çalışırken değil, dersliklerde
hocalarının nezaretinde fikir tartışırken, laboratuvarlarda bilim üretirken ve
hepsinden önemlisi inşa etmeye çalıştığımız geleceğin güçlü Türkiye’sine omuz
verirken görmek istiyoruz. Amaç kendimizi ifade etmekse, artık kırmadan,
dökmeden, birbirimizin hayatına kastetmeden bunu rahatlıkla yapabileceğimiz bir
ülkede yaşadığımıza inanıyoruz. Bu imkânı meşru zeminlerde sonuna kadar
kullanmanızı destekliyor doğruluğunu yanlışlığını tartışmadanher türlü
fikrinize saygı duyuyoruz. Ancak, şiddeti kendini ifade aracı görenleri ve
gösterenleri hepsinden önemlisi bu tavrı ifade özgürlüğü diye nitelendirerek
demokrasinin bu vazgeçilmez kavramının içini boşaltmaya çalışanları kınıyoruz.”
diye konuştu.
Rektör Budak, açıklamasına şöyle devam etti:
“Bizim tarihimiz, bu tür suni gündem oluşturma
çabalarıyla doludur. Maalesef geçmişte bu çaba sonuç vermiş, yapılan birçok
demokrasi dışı müdahalenin meşruiyetini bu tür suni gündemler oluşturmuştur.
Ancak, köprünün altından çok sular akmıştır. Artık demokrasiyi özümseyememiş
hiçbir güç bu ülkenin geleceği olan gençleri birer kurşun askere dönüştüremeyecektir.
Genel bütçeden üniversitelere, TÜBİTAK gibi bilimsel çalışmaları desteklemekle
görevli kuruluşlara ayrılan bütçenin kat be kat arttığı böyle bir dönemde
tartışılması gereken temel konumuz “her şeyiyle bize ait bir uydunun ne zaman
uzaya gönderileceği” konusu olmalıdır. Göktürk-2bir öncü adımdır ve başta Sayın
Başbakanımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Ümit ediyoruz
ki bilimsel çalışmalara yapılan bu desteğin devamıyla kendi üretimimiz olan
uydunun uzaya gönderilmesi çok yakın bir zamanda gerçekleştirilecektir. Ancak,
bu hayalin gerçekleştirilmesi için yapılması gereken ilk şey üniversitelerin
asli görevlerine dönerek sadece bilimsel üretime odaklanması olacaktır.
Geçmişte olduğu gibi üniversitelerin demokrasi dışı güçlerin piyonu haline
dönüştürülmesi bilimsel ahlaka ve bu ülkeye ihanettir. Hiçbir bilim adamı ve
öğrencinin böyle bir ihanetin için de olacağını düşünmüyoruz. Ancak görünen
odur ki üniversitelerin asli görevlerine dönmesiyle ivme kazanan bilimsel
üretim bir takım güçleri rahatsız etmekte, şiddet ve terör olaylarıyla
oluşturulan suni gündemle bu süreç baltalanmaya çalışılmaktadır. Defalarca
sahnelenen bu oyun artık rağbet görmeyecek, üniversiteler demokrasinin,
akademik özgürlüğün ve bilimin merkezi olmaya devam edecektir. “
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder